Vücudunun Çoğu Su Olan İnsanın içi nasıl Yanar?

Vücudunun Çoğu Su Olan İnsanın İçi Nasıl Yanar? | Ruhsal Çelişkilerin Anatomisi

İnsan bedeninin yaklaşık %60’ı sudan oluşur. Beynimiz, kaslarımız, organlarımız…            

Hepsi büyük oranda sudan ibaret. Bu bilgi ilk bakışta oldukça teknik gibi görünse de, bir cümleyle karşılaştığınızda tüm dengeleri sarsar:


Vücudunun çoğu su olan insanın, içi nasıl yanar ki?”


Sadece bir cümle…                                             

Ama içinde hem bilimin, hem psikolojinin, hem de insanlığın bütün çelişkisini taşır.


Su Gibi Bedenin içinde Ateşten Hisler

İnsanın içinin yanması deyince akla gelen ilk şey genellikle fiziksel değil, duygusal bir acıdır. Sevdiği birini kaybeden birinin kalbinde, bir aşkın bitiminde, yaşanmamışlıkların boğazda düğümlendiği anlarda insan “yanar”. Bu yanma görünmezdir ama gerçektir. Gözle görülmeyen bu acı, bedenin derinliklerinde hissedilir.


Peki ama nasıl olur da %60’ı su olan bir varlık, böylesine yanabilir?


Bilim Ne Diyor?

Fizyolojik olarak baktığımızda “yanma hissi”, çoğu zaman sinir sisteminin bir uyarı şeklidir. Aslında gerçek bir yanma yoktur ama beyin, vücutta olanları bu şekilde algılar:

  • Reflü veya mide asidi yükselmesi: Mide asidinin yemek borusuna kaçmasıyla göğüste “yanma” hissi olur.

  • Kaslarda laktik asit birikimi: Ağır egzersiz sonrası kaslarımızda hissettiğimiz yanma, yorgunluğun kimyasal bir sonucudur.

  • Sinirsel tepkiler: İç organlardan gelen uyarılar, beynimizde “yanma” olarak kodlanabilir. Bu da aslında su dolu bedenimizin, sinirsel düzeyde nasıl “yanabildiğini” gösterir.


Ama bunlar sadece fiziksel açıklamalar. Bedenin dili bazen, ruhun çığlığını anlatmak için yeterli olmaz.


Kalbin Yangını: Psikoloji ve Duygular

Duygusal acı, beynin fiziksel acıyı yöneten bölgelerini aktive eder. Yani birinin seni terk etmesi, gerçekten bir bıçak darbesi kadar acı verebilir. Beyin, ayrım yapmaz. “Sevda” kelimesinin kökeninde bile acı vardır.

  • Sevilen birinin ardından “içim yanıyor” deriz.

  • Kaybedilen hayaller, boğazımızda bir ateş gibi düğümlenir.

  • Pişmanlık, gecenin sessizliğinde yanık bir nefes gibi çıkar içimizden.


İşte o zaman insanın su gibi bedeni, ateş gibi hislerle kavrulur.


İnsan Olmak:                                                

Su ve Ateş Arasında Kalmak


Belki de bu çelişki, bizi insan yapan şeydir!

  • Su gibi akabilmek için duygulara sahip olmalıyız.

  • Ama o duygular bazen içimizi yakar, küle çevirir.


İnsan hem bir okyanustur, hem de içinde kor bir kıvılcım saklar. Ve bazen sadece bir kelime, bir bakış, bir ayrılık… içimizdeki suyu buhara çevirip bizi yakabilir.


Sözün Özü

İçimiz yanar çünkü insanız.

Su olmamıza rağmen ateşi hissetmemiz, bedenle ruhun iç içe geçmiş en kırılgan hali belki de.

Bilim açıklayabilir ama tam olarak anlatamaz. Çünkü yanmak, bazen sadece bir duygu değil, yaşanmışlığın ya da yaşanması mümkünken yaşan(a)mayanın kendisidir.

Ben öldüm, bir daha ölmem
Ben Yandım, bir daha sönmem
Ücretsiz Ön Görüşme

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden? BDT, Neden Şimdi?

BDT ile Tükenmişlik Tedavisi: Gücünü Yeniden Kazanmak Mümkün - Bölüm 1

En Güzel Yüzey “Kadın Teni” Daha Güzeli “Kitap”