Örtünün Gizlediği Müstehcenlik
Toplumun ahlak terazisi çoğu zaman yalnızca görüneni tartar. Görünenin üzerini örttüğümüzde, sanki içeride olan yokmuş gibi davranırız. Oysa bazı şeyler, tam da örtüldüğü için daha çok dikkat çeker. “Ayıp” denen şeyin üzerini örteriz; çünkü yüzleşmek istemeyiz. Ama ne gariptir ki, örtü bazen yalnızca gizlemez — kışkırtır.
Özellikle muhafazakâr toplumlarda örtü, yalnızca fiziksel bir nesne değil; aynı zamanda bir ideolojidir. Başörtüsü, perde, yasak, sansür… Hepsi birer örtüdür. Ancak bu örtülerin ardında saklanan şey yalnızca mahremiyet değil; bastırılmış arzular, çifte standartlar, görünmeyen ama hissedilen müstehcenliktir. Örtünün amacı korumaksa, neden kimi zaman teşhirin kendisine dönüşür?
Müstehcenlik Nerede Başlar?
Bir kadın saçını örttüğünde müstehcenlik biter mi, yoksa başlar mı? Gözlerin üzerine çekilen perdeler, bakışın gücünü kırmaz; bilakis derinleştirir. Yasak olan, gizli olan, görülmeyen… daha cazip hale gelir. Örtünün altındaki yalnızca beden değildir; bastırılmış arzuların, kısıtlanmış merakın, bastırılmış benliğin kendisidir.
Bu yüzden asıl müstehcenlik, çıplaklıkta değil, bastırılmışlıkta saklıdır. Çünkü çıplaklık doğaldır; örtü ise kurgudur. Ve her kurgu gibi, kendi içinde bir tiyatroya dönüşür. Bu tiyatroda herkes rol yapar: kimi örtünerek, kimi bakmayarak, kimi kınayarak…
İkiyüzlülüğün İncelikli Örtüsü
Ne yazık ki toplumun “örtülü” kesimleri, bazen en açık çelişkileri içinde barındırır. Yasakladıkları şeylere gizliden ulaşır, reddettikleri şeyleri gizlice arzularlar. Örtünün arkasında yalnızca beden değil, bazen ahlaki çürüme de saklanır. Ahlak, görünürlükle ölçüldüğünde; vicdan değil vitrin olur.
Aslında mesele örtü değil. Mesele, örtünün neyi gizlediği değil; neyin gizlenmek istendiğidir. Ve çoğu zaman o gizlenmek istenen şey, toplumun kendisiyle yüzleşememesidir.
Sözün Özü:
Örtü, bazen korur; bazen bastırır. Ama ne olursa olsun, asıl mesele neyin örtüldüğü değil, neden örtüldüğüdür. Müstehcenlik, çoğu zaman çıplaklıkta değil; örtünün altında gizlenen ikiyüzlülükte yatar.
Hiç bir şeyi örtmeyen (örttüğü zannedilen) gizlemeyen, her şeyi bakışa açık kılan örtünün gizlediği şeffaflık “müstehcendir”
Adem ile Havva kendilerini çıplak hissettiklerinde (gözlerini dışa/ tene çevirince) örtünme ihtiyacı fikrine kapıldılar.
Ücretsiz Ön Görüşme
Yorumlar
Yorum Gönder