Aşk “Kaybın” Bilincidir!
Aşk, çoğu zaman coşkun bir başlangıç gibi anlatılır. Kalbin hızlı atışı, heyecanın doruğu, göz göze bakışların içinde kaybolmak… Ama bu, sadece yüzeyde görünen kısımdır. Gerçek aşk, zamanla derinleşir. Ve en derin haliyle aşk, aslında bir “kayıp” bilincidir. Bir gün onu kaybedebileceğini bilerek sevmektir.
Sahiplik Değil, Emanetlik
Aşık olduğumuzda, karşımızdakine “benimsin” demek isteriz. Ama gerçek aşk, birini sahiplenmek değil; onun bize sadece bir süreliğine emanet olduğunu kabul etmektir. Sevdiğin kişiyi kaybetme ihtimalini bilerek sevmek, aşkı bencilce değil, cesurca yaşamak demektir. Çünkü her “varlık”, içinde bir “yokluk” olasılığı taşır. Ve aşk, bu olasılığı inkâr etmeden, aksine onu kabullenerek yaşamayı öğrenmektir.
Zamanla Gelen Bilgelik
İlk zamanlar, aşk sonsuzmuş gibi gelir. “Hep böyle kalacağız” hissi sarar içimizi. Ama zaman geçtikçe, hayatın değişkenliği ve kırılganlığıyla yüzleşiriz. Bir gün gitme ihtimali, bir gün değişme ihtimali, bir gün uzaklaşma ihtimali… Tüm bunlar aşkı zayıflatmaz, aksine güçlendirir. Çünkü her bilinçli “kaybın farkındalığı”, bugüne daha sıkı sarılmamızı sağlar.
Sevgi, Sonsuzlukla Değil, Sonlulukla Değerlidir
Bir şeyi seviyorsak, onun bir sonu olabileceğini bilmek, o şeyin değerini artırır. Sevdiğimiz kişiye sarılırken içimizde bir “belki bu an bir daha gelmez” hissi varsa, o sarılma daha içten olur. O el daha sıkı tutulur. Aşkın değeri, sonsuzluk hayalinden değil, sonluluk gerçeğinden doğar.
Ayrılıklar, Ölüm, Değişim…
Sevdiğimiz kişiyi kaybetmek yalnızca bir ayrılık ya da ölümle olmaz. Bazen insanlar değişir. Bazen biz değişiriz. Aşk da bir canlıdır; beslenirse yaşar, ihmal edilirse solar. Bu yüzden aşk, sadece bir duygunun değil, aynı zamanda bir farkındalığın adıdır: “Seni her an kaybedebilirim. Ve tam da bu yüzden seni her an yeniden seviyorum.”
Kaybetme Korkusu Değil, Kaybı Kabullenme Olgunluğu
Bu yazının amacı, okuyanda bir korku yaratmak değil. Aksine, aşkı daha bilinçli, daha şefkatli ve daha gerçek yaşamanın yolunu göstermek. Sevmek, sadece birlikte olmayı değil; ayrılığı, yokluğu, hatta belirsizliği de göze almaktır. Aşk, sürekli bir “kal” çağrısı değildir. Bazen de sessizce “gitmene de razıyım” diyebilmekte gizlidir.
Son Söz:
Aşk, “hep benimle kal” demek değil; “gidersen bile, seni sevdiğim için minnettarım” diyebilmektir. Aşk, bir varlığı kaybetmenin mümkün olduğunu bilerek, onu her gün yeniden seçmektir.
Aşk, kaybın bilincidir! Ve belki de bu yüzden en gerçek halidir.
Ücretsiz Ön Görüşme
Yorumlar
Yorum Gönder