Artık Karın Tokluğuna Hayatlar Kurtarmaz Bizi

Artık Karın Tokluğuna Hayatlar Kurtarmaz Bizi | Modern İnsanın Ruhsal Açlığı

Bir zamanlar “karın tokluğuna çalışmak” sözü, yoksulluğa, ama aynı zamanda bir tür fedakârlığa işaret ederdi. Özellikle sağlık çalışanları, öğretmenler, sosyal hizmet uzmanları gibi meslekler için bu ifade neredeyse bir erdem gibi anılırdı.               

Parayı düşünmeden, sadece insanlık için çalışıyorlar” denirdi. Ama zaman değişti. Artık o eski romantizmle karın tokluğuna hayat kurtarmak ne mümkün, ne de sürdürülebilir.


Emeğin Romantizmiyle - Gerçekler Çakışınca

Toplumun ayakta kalması için en hayati işleri yapanlar —hemşireler, itfaiyeciler, öğretmenler, bakım çalışanları— çoğu zaman düşük ücretlerle, ağır şartlarda çalışıyor. Pandemi sürecinde alkışlanan sağlık çalışanlarının bugün hâlâ emeklerinin karşılığını alamaması, bu çelişkinin en net örneklerinden biri.


Karın tokluğuna yapılan işler yalnızca fiziksel tükenmişliğe değil, duygusal bir yıpranmaya da sebep oluyor.                  Çünkü insan, yaptığı işin değerinin karşılığını görmek ister. Aksi takdirde o iş kutsal da olsa bir yük haline gelir. İnsani dayanışmanın yerini ekonomik baskılar aldığında, o eski “fedakârlık” söylemi sadece bir sömürü aracına dönüşüyor.


Geçim Derdi İdealizmi Gölgede Bırakıyor

Bir öğretmenin, aldığı maaşla kira ödeyemediği; bir hemşirenin gece nöbetinden çıkıp ek iş yapmak zorunda kaldığı; bir sosyal hizmet uzmanının kendi psikolojik sağlığını koruyamadan başkalarına destek olmaya çalıştığı bir düzende, ne vicdan sömürüsüne ne de boş motivasyon konuşmalarına yer var.

Artık karın tokluğuna değil, hak edilen yaşam standartlarına ihtiyaç var. Çünkü idealizmle yan yana yürüyen yoksulluk, bir süre sonra sadece tükenmişlik üretir. Ve tükenmiş bir toplum, hiçbir şekilde sürdürülebilir değildir.


Emeğin Karşılığı: Saygı + Geçim

Bu yeni dönemde “teşekkür ederiz” yetmiyor. “İyi ki varsınız” lafları karnımızı doyurmuyor. Alkışlar moral değil, geçici bir teselli haline geliyor. Gerçek takdir; adil ücret, güvenli çalışma koşulları ve toplumsal değerle ölçülür. Artık karın tokluğuna değil, insan onuruna yaraşır koşullarda yaşamaya ihtiyacımız var.

Yoksa bir gün herkes bir başkasının emeğine ihtiyaç duyduğunda, karşısında sadece yorgun, kırgın ve artık inanmayan insanlar bulacak.

Özetle:

Bilhassa Siyasetçilerin, Bürokratların dilinden düşmeyen klişe söz “Hakkınız ödenmez” Bu palavraya hep bir ağızdan sitem içerikli şu serzenişi yaptıklarını duyar gibiyim.       

Hakkınız ödenmez dediler! Hakkımızı ödemediler…

Ücretsiz Ön Görüşme

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden? BDT, Neden Şimdi?

BDT ile Tükenmişlik Tedavisi: Gücünü Yeniden Kazanmak Mümkün - Bölüm 1

En Güzel Yüzey “Kadın Teni” Daha Güzeli “Kitap”