SEVDİKLERİMİZİ KAYBEDİNCE: Gerçekler ve Yanılgılar
Kaybetmek, hayatın en keskin gerçeği. Ama insan, çoğu zaman bu gerçeğe inanmadan yaşar. Sanki sevdiklerimiz hep yanımızda olacakmış gibi… Onlara söylemeyi ertelediğimiz sözler, aramayı unuttuğumuz telefonlar, paylaşılmamış duygular… Ancak bir gün, hayat hiç beklenmedik bir anda bu yanılgıyı önümüze koyar. Sevdiklerimiz gider — bazen ansızın, bazen yavaşça ama hep sessizce.
Yanılsamalarla Yaşamak
İnsan zihni, kaybı uzak bir ihtimal gibi görerek kendini korumaya çalışır. “Daha çok vaktimiz var,” deriz. “Yarın ararım,” “Bu yaz mutlaka görüşürüz,” gibi cümlelerle erteleriz sevgimizi göstermeyi. Oysa hayat, programlara sadık kalmaz. Zaman, düşündüğümüzden daha kırılgan, insanlar daha geçici…
Kaybın Ardından Gelen Gerçeklik
Birini kaybettiğimizde zaman donmuş gibi olur. Önce inkar ederiz, sonra sorgular, sonunda kabullenmeye çalışırız. Bu süreçte, hayata ve ilişkilere dair birçok şey netleşir:
Zaman gerçekten sınırlıdır.
Kırgınlıklar beklememeli.
Bir ‘son görüşme’ olduğunu bilmeden yaşıyoruz.
Bu farkındalıklar, kimi zaman suçlulukla, kimi zaman pişmanlıkla karışır. Keşke’ler çoğalır. Ama asıl mesele, bu farkındalıkları geleceğe taşıyıp taşıyamadığımızdır.
Gerçek Sevgi Gösterilmeyi Beklemez
Sevdiklerimizi kaybedince anlarız ki, aslında küçük şeyler çok kıymetliymiş: Bir kahve sohbeti, kısa bir mesaj, bir içten sarılma… Gerçek sevgi gösterilmek ister, düşünülmek değil. “O zaten biliyor” demek yetmez. Hissettirmek gerekir. Çünkü bazen bir daha anlatma şansımız olmaz.
Kaybın Öğrettiği
Kayıplar, acının yanında bir uyanış da getirir. Hayatın gerçeklerini daha çıplak bir şekilde görürüz. Sahip olduklarımızı, hâlâ yanımızda olanları yeniden fark ederiz. Bu fark ediş, kayıptan bir anlam çıkarabilmenin ilk adımıdır.
Ve Acı Gerçek:
Sevgi, ertelenmemeli.
Çünkü kayıplar her zaman sürpriz yapar.
Ve Hayat geç kalanları asla affetmediği gibi kötü sürprizlerle karşılık vermesini çok iyi bilir.
Zira “İnsanlar zulmeder! Kader hep Adalet”
Ücretsiz Ön Görüşme
Yorumlar
Yorum Gönder