Dünyanın En Eski Saplantısı: Seks
İnsanlık tarihi boyunca değişmeyen bir gerçek varsa, o da seksin bireylerin, toplumların ve kültürlerin merkezinde yer aldığıdır. Dinler, sanatlar, yasalar, mitolojiler ve hatta savaşlar… Her biri, doğrudan ya da dolaylı olarak seksin etkisiyle şekillenmiştir. Peki neden seks, insanlığın bu kadar derin bir takıntısı haline geldi?
İlkel Dönemlerden Günümüze
İlk insanlar için seks yalnızca üreme amacı taşıyan bir içgüdüden ibaret değildi. Mağara duvarlarına kazınmış fallus sembolleri ve doğurganlık tanrıçaları, cinselliğin kutsal ve gizemli bir yönü olduğunu ortaya koyar. Seks, hem hayatta kalmak hem de doğayla uyum içinde olmak için önemliydi.
Dinlerin ve Mitolojilerin Gölgesinde
Neredeyse tüm antik medeniyetlerde seks, kutsal kabul edilmiştir. Mezopotamya’da tapınak fahişeliği, Hindistan’da Kama Sutra, Antik Yunan’da Afrodit’e adanmış festivaller… Seks hem tanrılara ulaşmanın hem de evrenin sırlarını çözmenin bir yolu olarak görülmüştür. Ne var ki zamanla, bu kutsallık yerini suçluluk duygusuna, bastırmaya ve tabu kültürüne bıraktı.
Seksin Yasakla Büyüyen Cazibesi
Toplumlar geliştikçe seks, kontrol edilmesi gereken bir alan haline geldi. Yasalar, ahlak kuralları ve dini otoriteler, cinselliği sınırlandırmaya çalıştı. Ancak bu baskı, paradoksal bir şekilde ilgiyi artırdı. Freud’un dediği gibi: bastırılan her şey, bir noktada yüzeye çıkar.
Modern Dünyada Seks: Özgürlük mü, Pazarlama mı?
Günümüzde seks, hem bireysel özgürlük hem de tüketim kültürünün bir aracı. Reklamlardan sosyal medyaya kadar hemen her yerde cinsellik kullanılıyor. Seks artık sadece özel bir deneyim değil; aynı zamanda tıklama sayısı, beğeni oranı ve algoritmaların beslendiği bir içerik.
Neden Bu Kadar Takıntılıyız?
Çünkü seks sadece bir fiziksel eylem değil; kimlik, aidiyet, güç, haz, sevgi ve yaşamın anlamıyla ilgili bir arayış. Seks, insanın hem en ilkel hem de en karmaşık yönlerine ayna tutar.
Sonuç olarak:
Seks, insanlık tarihinin en eski –ve belki de en kalıcı– saplantılarından biri. Onu anlamaya çalışmak, aslında kendimizi anlamaya çalışmaktır. Bedene indirgemek ona en büyük haksızlık olur ki seksi ayaklar altına almış, bir tüketim nesnesi haline getirmiş oluruz. oysa seks varoluşsal derin bütüncül (akli, ruhi, kalbi, bedeni) bir eylemdir. İnsanoğlu sevişerek çoğalır sevişerek var olur ve sevişerek dünyayı daha yaşanabilir hale getirir. Dünya tarihine baktığımızda sevişmeyenlerin kan, göz yaşı ve ölüm getirerek dünyayı kaotik bir yere çevirmişlerdir.
Ücretsiz Ön Görüşme
Yorumlar
Yorum Gönder